DİĞER
"Karamustafa’nın yerleştirmesi kriz ve olası şiddeti mekân, nesneler ve sesler üzerinden gösterirken, Nesli Türk odağına bedeni alıyor: bir patlama sonrası hali andıran, ‘kan revan’ içinde kalmış, tuvalden taşacakmış gibi duran ‘taşan’ ve ‘aşırı’ bedenler."
“'Birlikte nasıl çalışırız?' sorusu üzerine odaklanan 8. Çanakkale Bienalinin ekibi, sanatçıları ve sanatçı inisiyatiflerini 'Birlikte nasıl üretebiliriz?', 'Birlikte nasıl yaşarız?', 'Birlikte nasıl çalışırız?' gibi sorular üzerine düşünmeye davet etmişler ve sonuçta da ortaya takımyıldızları andıran, bol konuşma ve etkileşimli, ‘festival’ havasında bir bienal çıkmış."
Kyriaki Mavrogeorgi / Esma Ekiz / Erol Akyavaş / Nakamura Yuta
Oradalar II / İpek Yücesoy, Cyclope / Carlos Casas
Nur Horsanalı, Ulya Soley ve Eylül Şenses’den oluşan Bienal’in Genç Küratörler Grubu ile 5. İstanbul Tasarım Bienali ve 'Empatiye Dönüş: Birden fazlası için' tasarım teması üzerine konuştuk; tabii ki tasarıma bakış açılarını da...
Şu yaşadığımız salgını bir gün unutacağınız aklınıza gelir mi? Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür, yani insan belleğinin eksiği unutmaktır, derler. Bu doğru olabilir, bir gün bu salgını unutabiliriz... Yoksa bu bir eksiklik değil de bir meziyet mi? Ancak unutkanlık ve kayıtsızlığa sığınarak mı becerebiliyoruz hayatla savaşmayı?
Varoluşu gereği doğaya zarar vermesi kaçınılmaz olan kapitalin bir ekolojik retorik üretmesi inandırıcılıktan çok uzak
AKP’nin, Cumhuriyet dönemi kültür ve sanatının sembolü hâline gelmiş Atatürk Kültür Merkezi’ni yıkmaktan, “Senin de bir sanatın var” sloganıyla bienal düzenlemeye vardırdığı çizgide aldığı sonuç; kültürel bir ağırlık kuramamaktan sürekli yakınmak oldu
Mardin çok dilli, çok kültürlü ve birçok farklı geleneğin kaynaşma noktası; bu çoğul altyapı bienal için en başından bir artı...
İstanbul Bienali artık iktidarın temsil ettiği forma uymuyor, zaten uyması da mümkün değil. Bu nedenle karşımıza Yeditepe Bienali gibi bir "formül" çıkıyor. Küratörünün ve sanatçılarının adını daha önce hiç duymadığımız bir bienal...
Dünyada küratör bakışının sanatçıları gölgelemediği ender bienallerden birisine tanık oluyoruz İstanbul’da. Elmgreen ve Dragset ikilisinin İstanbul Bienali ile bir demokrasi dersi verdiklerini düşünüyorum
14. İstanbul Bienali’ndeki sanat çalışmalarına “Bir Göçük Deliğinden Manzaralar” diyebiliriz. Yani, dünyanın bugünkü haline, sanatçıların farklı tepkileri ve bakışları. Sizinkinden, benimkinden çok farklı değil aslında...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.